Ekonomiyi pazar ve pazar dışı ekonomileri olarak ikiye ayırmak mümkün. Pazar ekonomisi çok basit olarak paranın kullanıldığı, pazar dışı ekonomisi ise paranın kullanılmadığı ekonomi olarak şekillenebilir kafamızda. Ekonomik aktivitenin %40’ının döndüğü pazar dışı ekonomisi annenin çocuğa bakımını, ailenin yetişkine bakımını, mahalleleri güvenilir ve canlı yapmayı, adaletsizliği düzeltmeyi, demokrasinin işlemesi vb. çok önemli ve özel alanları kapsamakta.
Ekonomideki değer kavramına bakacak olursak, değer kavramı insanın ihtiyacı olan ile ilgilidir dediğimizde kimsenin karşı çıkmayacağına eminim. Günümüzde ise değer kavramı direk olarak pazar ekonomisi ile yani para ile ilişkilendirilmiş durumda. Mesela Gayri Safi Milli Hasıla veya verimlilik hesaplarında pazar dışı ekonomi hesaba alınmadığından dolayı bu veriler toplumun durumunu tam olarak yansıtamamakta.
Yanlış anlaşılmasın burada para kötüdür demiyoruz. Sadece dengelerin kaybolduğundan, paranın tamamen değer kavramını sahiplendiği günümüzde sosyal ve kamusal iyinin bedava ve bedava olanın değerini yitirdiğinden bahsediyoruz. İşte değişen bu değer kavramı ve toplum koşullarından dolayı, pazar ekonomisinin getirdiği bu zorunluluklar bizi daha fazla sorunumuzu profesyonel olarak çözmeye zorluyor. Sorunun başlangıç noktalarından biri de burası. Aileleri ve mahalleleri sadece profesyonel metodlar ile düzeltemeyiz. Veren-Alan değil katılımcı olmalıyız sorunların çözümünde. Yardım ettiğimiz insanların katılımı olmazsa, sorunun çözümünü başaramayız.
İşte tüm bu sebeplerden dolayı bu iki ekonomiyi birleştiren bir model gerekmekte. Bu modellerden biri de “ortak üretim (co-production)” modeli. Bu model, tüketiciler; sağlık, eğitim, güvenlik ve sivil topluluğun ortak üreticisidir ilkesi ile ilerler.
Değer katan, bedava olmayacak ve katılımcı olmayı arttıran araçlar ve çözümler ihtiyacımız olan. İşte Zaman Bankası ortak üretim modelini hayata geçirebilecek böyle bir yöntem. Bu bir hayırseverlilik, gönüllülük değil, yabancı kalmaya devam etme durumuna sebep olan kişiler arasında gerçekleşen özel bir servis değişimi de değil. Bu insanların sosyal bir ağa, bir topluluğa bağlanmasını sağlayan, güven etkisinin yavaşça büyüyen bu toplulukta artmasını sağlayan bir yöntem. Bu dengelenmeye ihtiyacımız olan hayatlarımız ve toplumumuz için bir dengeleyici.
Kaynak: No More Throw Away People, Edgar Cahn
Zaman Bankası Sisteminin 5 Ana Değeri
Haziran 21, 2010
Zaman bankasının uzun vadede işe yarayacağını kanıtlayan 5 ana değeri var:
1. Herkes yaratıcı ve katılımcı olabilir. Sevme , iletişim kurma ve ilgi gösterme hepimizde var.
- sağlıklı çocuk yetiştirmek için gereken her şey
- aileleri koruma
- mahalleleri güvenilir ve canlı/heyecanlı yapma
- zayıf ve savunmasıza ilgi
- adaletsizliği düzeltme
- demokrasinin işlemesi
Bardağın boş yanı değil, dolu yanı bizi ilgilendiren
Mayıs 12, 2010
Zaman bankası özünde “hepimiz işe yarar hissetmek isteriz” gerçeğine bir cevap olarak ortaya çıkıyor. Değerli hissetmek insanın en temel ihtiyacı. İşte bu yüzden Zaman Lirası kazanmanın değeri, Zaman Lirası kazanmanın maliyetinden yüksektir. Çünkü psikolojik bir artı değeri vardır; kişisel tatmin ve kendine güven doğurur.
Ve evet kullanmadığımız bir dolu kapasitemiz var. Değersizleştirilmiş ancak çok değerli olan. Katkı yapabileceğin şeyle ihtiyacın olanı öde diyen Zaman Bankası sistemi farklı işliyor. Ne yapabileceklerimize bakıyoruz, ne yapamayacağımıza bakmaktansa. Bardağın boş yanı değil, dolu yanı bizi ilgilendiren. Bu anlamda Zaman Bankası kullanılmayan insan kaynaklarını da listelemekte önemli bir araç.
Thomas Edison’ın söylediği gibi “Eğer yapabileceğimiz her şeyi yapsaydık, kelimenin tam anlamı ile kendimize hayran kalırdık.” Evet şimdi zaman, kendimize hayran kalma zamanı 🙂